Yeni nesil aruz felsefemizin “Yeni Ruh” ile vücut bulduğu eserimiz; Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK için aruz vezniyle yazılan  ilk kaside olma özelliği taşımaktadır. "Devleti ebed-müddet" felsefemiz, geçmişinden aldığı hızla geleceğe şekil veren, yarınlarını güvenceye alan, yarını bugünden gören, dinamik-genç Türkiye Cumhuriyeti ve onun yılmaz bekçileri asil Türk Gençliği üzerine kuruludur.

 Mazinin ateşini hissedecek bir damla kan yoksa o beden, ateşten nasib alamayacaktır. Ateş ne denli güçlü olursa olsun ateşin yanında ısınanlar kanlı canlı varlıklardır. Diğerleri sadece  ateşin sermayesidir.

Bu eser; geçmiş ve gelecek arasında bir köprü olmak bilinciyle köklü kültürümüzün derinliklerinde, üstü küllenen közü, küllerinden sıyırıp ortaya çıkarma gayretinin somutlaşmış hâlidir. Onun, sizi köklerinizle buluşturma çağrısına daha fazla kayıtsız kalamazsınız.

Yeni nesil aruz felsefimizle çıktığımız yolda amacımız, ”Bugünü geçmişe götürmek değil geçmişin ruhunu bugünün bedeniyle hemhâl etmektir.” Klişeleşmiş birkaç beyitlerle sosyal medyada veya birtakım yerlerde sözüm ona divan kültürü havariliğine soyunanlara inat, yeni neslin yaşam tarzından örnekler sunarak divan atmosferine taze soluk vermeyi gaye edinmekteyiz. Aksi takdirde bu kutlu kaynak kurudu kuryacak..

Bu tehlikeyi önlemek için derin kültürümüzü Olimpos hikâyesi gibi masalsı pencereden değil bizatihi hayatın içinden ve sahanın tam ortasından haykırarak yaşamak ve yaşatmak arzusundayız.

Gelenek ve geleceğin uyumunu  yansıtan eserimiz, günümüz gençlerine farklı bir bakış açısı kazandıracağını umuyoruz.

Kimi yolculuklar biter, kimileri ise efsaneye dönüşür. Bir efsanenin sırlarını keşfe hazır mısın?

Eren Nepo, Herakles ve Talya bu kez son bir görev için yeraltının kapılarını aralıyor. Altın Elma’yı Hera’ya teslim etmiş olsalar da, sevdiklerine kavuşabilmek için Hades’in Dünyasından canlı dönmek zorundalar…

Styx Irmağı’nın ötesinde, yalnızca cesaret değil, bir sırrın da kilidi saklı…

Orfe’nin kayıp aşkı, Demeter’in gizemli sarayı, Styx’in açgözlü kayıkçısı ve üç başlı korkunç Kerberos…

Eren Nepo’nun altın küresi hem yollarını aydınlatacak hem de geçmişe ışık tutacak.

Bu son yolculuk, yalnızca bir macera değil; gerçek bir dönüşümün ve büyük bir sırrın cevabı olacak.

Kerberos’un zincirlerinden sadece biri çözülmeyecek: Eren Nepo’nun içindeki gizem de sonunda açığa çıkacak!

Bir çocuk, bir kahraman, bir efsane başlıyor!

Eren Nepo on iki yaşında, Bozcaada’da yaşayan sıradan bir hayatı ve sıradan bir kaderi olan bir çocuktur… ya da o kendini sıradan sanmaktadır.

Okul sıralarından, korkunç canavarlarla savaşarak geçtiği antik dünyada; önce en yakın arkadaşının hiçte tanıdığı gibi bir olmadığını, ardından kaderinin efsanevi kahraman Herakles ile birleştiğini görecektir.

Tanrı, tanrıça ve canavarlarla dolu yeni yolunda Eren Nepo; cesaretin, dostluğun, kendine inanmanın ve kalbindeki korkularla yüzleşmenin ne demek olduğunu öğrenecek ve ilk olarak korkunç bir aslanı yenecektir.

Sevgili dostum, bu kitapta seni eski çağların büyüsü ve unutulmaz bir serüven bekliyor!

Kahramanlar doğmaz… Macerayla uyanırlar! Hazır mısın? Macera başlıyor!

Denizin çocuğu Eren Nepo, mitlerin kahramanı Herakles ve neşesiyle parlayan Talya…

Bu üçlü şimdi, Lerna’nın tehlikeli bataklıklarına adım atıyor! Bu kez karşılarında dokuz başlı, korkunç bir ejder var: Hydra! Yok edilemeyen bu canavarı alt etmek hiç kolay olmayacak!

Talya’nın şiirleriyle yumuşayan sert yollar, Herakles’in gücüyle açılan tüneller ve Eren Nepo’nun cesaretiyle aşılacak gizli geçitler…

Ama bu macera sadece canavarlarla yapılan mücadeleden ibaret değil! Dostluk, dayanışma, güven ve doğanın büyüsü de kahramanlarımıza eşlik ediyor.

Eğer kalbin cesursa, hayal gücün sınırsızsa ve nefes kesen bir serüvene hazırsan;

Eren Nepo’nun yanında yerini al… Bu yolculuk, bir çocuğun kaderiyle yüzleştiği anların öyküsüdür.

Ve sen, bu sayfaları çevirirken bir efsaneyi onunla beraber yaşayacaksın!

Ejderhalar, tanrılar, fareler ve… Çok aç bir çocuk!

Eren Nepo geri döndü. Hem de bu kez işin içinde altın bir küre, kudretli tanrılar, dev bir geyik ve bir tanrıça var!

Kahramanımız bu macerada zindana atılmayı, bir fareyle arkadaş olmayı, kanatlı bir at ile göklerde uçmayı ve sonunda bir geyiğin peşine düşmeyi deneyimliyor…

Hem de altın boynuzlu Artemis’in kutsal geyiği! Yakalanır mı hiç? Eren Nepo’ya sorarsan: “Denemeden bilemezsin!”

Bir kahramanlık hikâyesi hiç bu kadar eğlenceli olmamıştı. Açlık krizleri, gizli görevler, şaşırtıcı tanrılar, zavallı bir kral ve asla vazgeçmeyen bir çocuk kahraman…

Onunla beraber sende kendi efsaneni yazmaya hazırsan kemerini bağla ve unutma:

Bir fare en büyük yardımcın olabilir!

Yazar tarafından hazırlanıyor.

Uçsuz bucaksız çöller, kükreyen kikloplar, dev ahtapotlar ve… Temizlenmesi imkânsız bir ahır!

Eren Nepo’un yolu bu kez denizin derinliklerine, mitlerin kalbine ve kendi geçmişine doğru kıvrılıyor.

Herakles ve Talya ile birlikte yola devam eden Eren Nepo, Stymphalos Gölü’ndeki hatasının gölgesinden kurtulamamaktadır. Sessizliğine kikloplar, yoluna ise bir tuzaklar zinciri eklenince işler iyice karışır.

Bu kez zekâsını değil, kalbinin sesini dinleyen Eren Nepo ilk kez annesi ile karşılaşıyor…

Siren şarkılarından bir boğaya, dev denizatlarından, tanrı kapılarına kadar uzanan bu macerada Eren Nepo; kendi destanını yazmaya devam ediyor.

 “Ben sadece bir çocuk olabilirim… Ama kafam en az Herakles’in kolları kadar güçlü!” diyen Eren Nepo’yla yola çıkmaya hazırsan…

Macera başlıyor!

Bir ağaç perisi, dağa doğru bir yol, rengârenk baldan tatlı üzümler ve baş belası bir yaban domuzu!

Eren Nepo’nun macerası bu kez ormanın en derinlerine, tanrıların en çılgınlarına ve kendi iç yolculuğunun en zorlu virajına doğru uzanıyor.

Bu kez yolunun üstüne ilk çıkan Echidna’dır. Ormanın ruhu, ağaçların sesleri, Dionysos’un eğlenceli plan ve kötü kalpli at adamlar biraz ileri de beklemektedir.

Eren Nepo, yalnızca güce değil sezgilerine ve kalbine güvenmek zorundadır.

Bu macerada dağa tek başına tırmanırken, taşıdığı tek şey Dionysos’un üzümü ve altın küresidir.

Onun yanında olmaya hazır mısınız?

Eren Nepo büyüyor, düşmanlar çoğalıyor; macera doruğa tırmanıyor ve görüyoruz ki bazen bir çocuk, tanrıların bile çözemediği düğümleri çözebiliyor…

Altın Elmalar, Buz Heykeller ve Vahşi Atlar…

Eren Nepo ve yol arkadaşları, bu kez Troya yollarında!

Tanrıça Hera’nın istediği vahşi atları yakalamak hiç de kolay olmayacak; hele ki inatçı Troya Kralı Diomedes’in ülkesinden geçmeleri gerekiyorsa…

Amazon Kraliçesi Hippolyta’nın eşliğinde başlayan yolculuk, denizlerin öfkesini taşıyan Titan Forkis’le çatışmalar, gizemli bir altın elma, öfke tanrıçası Eris’in sinsiliği ve kar tanrıçası Khione’nin buz gibi planlarıyla bambaşka bir boyuta taşınıyor.

Sevgili dostum; bu macerada bir çocuğun hayal gücüyle, dostlukla ve aklıyla ne kadar uzağa gidebileceğini görmeye hazır mısın?

Efsaneler yeniden yazılıyor, her gölgede bir tuzak ile buzlar kırılıyor ve vahşi atlar nihayet özgürlüğe koşuyor!

Altın elma, kadim sırlar ve tanrıların bile müdahale edemeyeceği bir yolculuk…

Eren Nepo ve cesur dostları, bu kez Akdeniz’in batı ucuna, güneşin battığı efsanevi topraklara doğru yola çıkıyor!

Olimpos’un kudretli tanrıçası Hera, daha önce başardıkları tüm görevleri yok sayarak onlara tek bir şans tanıyor:

“Hiç kimseden yardım almadan Altın Elma’yı bulmak.”

Amazonlar, düğün şenlikleri, yüz başlı ejderha Ladon ve dünyayı omuzlarında taşıyan Titan Atlas…

Bu yolculukta güven sarsılacak, sırlar ortaya çıkacak ve Eren Nepo’nun içinde sakladığı güç, uyanacak.

Eren Nepo’nun şimdi çok daha büyük bir gerçekle yüzleşiyor. Çünkü bu defa kendi kaderini de bulmak zorunda!

Eren Nepo yeniden unutulmaz bir maceraya davet ediyor. Hazır mısınız?

Cumhuriyetimizin 100.yılına istinaden 100 şiir ve kuruluş yılına atfen 1923 beyit olarak aruz vezniyle yazılmış şiirlerden oluşan kitabımızda; milli ve manevi değerler, aşk, sosyo-kültürel analizler ve kritikler harmanlanarak gençlerimizin divan edebiyatına ısınması ve belleklerde kodlanan olumsuz algının giderilmesi amaçlanmaktadır.

Çağlar boyunca hem yakmış hem de yakarken yanmış, tarihin derinliklerinden günümüze kadar gelmiş -kanaatimizce Zümrüdüanka olan- divan edebiyatımızın yeniden canlanması kadim kültürümüz için büyük önem taşımaktadır. Yeni nesil aruz felsefemizin kıvılcımı olan bu eser; bilinçlendirirken bilinçlenmek, estetik zevkle hakikati örtüştürmek, hem gerçekçi hem de fantastik olmak, ilgi ve bilgi ile algı ve zihni tasavvuru, madden ve manen kalıcı kılmaktır.

Hem yaşamak hem yaşatmak zevkle ve doludizgin…