Civan romanının yazarı Neslihan Şahin ile yazarlık yolculuğu, ilham kaynakları ve yeni projeleri üzerine keyifli bir röportaj. Okumak için tıklayın!
1. Kendinizi ve yazarlık kariyerinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ben Neslihan Şahin. İstanbul doğumluyum ve uzun yıllar eğitim alanında çalıştım. İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü mezunuyum, uzmanlık alanım Eski Çağ Tarihi. 2004 yılına kadar İstanbul Üniversitesi'nde bulundum, ardından farklı kurumlarda görev yaptım. 2023 yılına kadar özel eğitim kurumlarında yöneticilik ve okul müdürlüğü yaptım. Akademik hayatım boyunca sürekli yazan biriydim, ancak hep “yazan” değil “yazar” olmak istedim. 2023 yılında akademik kariyerimi sonlandırarak tamamen yazarlığa yöneldim.
2. Yazarlık yolculuğunuz nasıl başladı?
Aslında hep yazıyordum, fakat 2019 yılında “Mıh” adlı tarihi romanımla profesyonel anlamda yazarlık serüvenim başladı. Bu roman Osmanlı'nın son dönemlerinde geçen bir aile hikâyesini konu alıyor. Ardından eserin geliştirilmiş bir versiyonu Kule Yayınları’ndan yayımlandı. Bunun dışında mitolojik kahramanlık öyküleri içeren çocuk kitapları yazmaya başladım ve bu benim için bambaşka bir heyecan oldu.
3. İlham kaynaklarınız genellikle neler olur?
Hayatın içinden her şey bana ilham verebiliyor. Bazen sosyal medyada gördüğüm bir eğitim postu, bazen arkadaşlarımın anlattığı bir hikâye, bazen de kendi çocuğumla yaşadığım bir an… İnsan yaşamı bana sürekli fikirler sunuyor.
4. Yazma motivasyonunuz nedir? Sizin için bir meslek mi, tutku mu yoksa ihtiyaç mı?
Yazmak benim için bir tutku ya da zorunluluk değil; daha çok hayatın anlamını zenginleştiren bir yolculuk. Yazmadan da yaşayabilirim, ama yazarken kendimi en iyi şekilde ifade ediyorum. Konuşmak yerine yazmayı tercih eden biriyim çünkü kelimelerle oynamayı çok seviyorum.
5. Yazdığınız kitabın konusu nedir ve kısaca bahseder misiniz?
En güncel çalışmam olan “Civan”, Osmanlı’nın son dönemlerinde geçen bir aile hikâyesini anlatıyor. Tarihi bir arka plan üzerine kurulmuş güçlü bir kurgusu var. Karakterlerin yaşadığı iç çatışmalar, dönemin sosyal ve siyasi olaylarıyla iç içe ilerliyor. Hem tarihî detaylarla zengin hem de insan ilişkilerine dair derinlikli bir eser olmasını hedefledim.
6. Hitap etmek istediğiniz kitle kimlerdir? Hangi yaş grubu ya da profile yönelik yazıyorsunuz?
Romanlarım geniş bir yaş grubuna hitap ediyor; lise çağındaki gençlerden yetişkinlere kadar herkes okuyabilir. Çocuk kitaplarım ise 10-12 yaş grubuna yönelik. Onların dünyasına girebilmek için çok gözlem yapıyorum, çocuklarla sohbet ediyorum.
7. Yakın zamanda yeni bir projeniz ya da kitabınız var mı?
Evet, var! “Civan” adlı romanımın devamını ekim ayının ilk haftasına kadar tamamlamayı planlıyorum. Ayrıca Kule Yayınları’nda baskıya hazırlanan 9 kitaplık çocuk serimi heyecanla bekliyorum. Onları yazarken inanılmaz keyif aldım.
8. Okuyucular kitabınızdan ne almalı? Onlara nasıl bir his bırakmasını istediniz?
Ben hayatı insanın kendi arayış yolculuğu olarak görüyorum. Kitaplarımda da bunu anlatmaya çalışıyorum. İnsanlığın içinde kalmak, değerlerimizi korumak çok önemli. Belki de çocuklar için yazmamın nedeni bu; çünkü onlar saflık ve gerçeğin en yakın hali.
9. Farklı türlerde kitap yazmayı düşünür müsünüz?
Evet, kesinlikle. Tarihi romanlar yazıyorum ama çocuk edebiyatında da devam etmek istiyorum. Belki ileride farklı türlerde de eserler verebilirim.
10. Okuyucularınıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Hayatta hepimizin en büyük sınavı insan olarak kalabilmek. Çocukluk, bizi bu çizgide tutan en önemli bağ. Bu yüzden ailelerin çocuklarına güzel anılar bırakmasını çok önemsiyorum. Yazdıklarımın da buna katkı sağlamasını diliyorum.
Kule Kitap olarak klasiklerin Türk ve dünya edebiyatı açısından taşıdığı değerin farkındayız. Pek çok refikimizin de bu konudaki çabalarını takdir ediyoruz. Bununla birlikte bu hususta hâlâ yapılacak çok iş olduğu kanaatindeyiz.
Gezegenimiz alarm veriyor! Milyarlarca dolar Mars’a harcanırken yaşanacak tek yurdumuz olan dünyamız can çekişiyor. Peki ya çözüm sandığımızdan daha yakınsa?
“Eserimi; modernite ile geleneğin düğünü, geçmişin gelecek ile vuslatı olarak görüyorum. Manaya giden yol maddeden geçer, maddeyi reddederek manaya ulaşılmaz. Bu dengeyi günümüz dünyasına izah etmeye çalışıyoruz.”
"Mâlûmu Îlam"da bir zamanlar Jön Türklere rehber ve ilham kaynağı olan Ahmed Midhat Efendi’nin meşrutiyet karşıtlığına savrulan düşüncelerini tenkit ederken öfkesini zapt eden saygılı üslubu takdirinizi kazanacak.
0% |