MEŞRUTİYET DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE SİYASİ MİMARLARI... Üye Girişi Sepetim 0

MEŞRUTİYET DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE SİYASİ MİMARLARI...

22.07.2025

Egemenliğin hanedana ait olduğu monarşi yönetiminden halk ve hanedan tarafından paylaşıldığı meşrutiyet yönetimine geçilmesi kuşkusuz Osmanlı Devleti’nde mühim bir kırılma noktasıdır.

MEŞRUTİYET DÜŞÜNCESİNİN FİKRÎ VE SİYASİ MİMARLARI...

Süleyman Nazif Külliyatı’nı hazırlayan yazarımız Hüseyin Bey’le mülakatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz.

 

* Hüseyin Bey Süleyman Nazif’in biyografi yazarlığından bahseder misiniz?

Süleyman Nazif’in eserlerinin önemli bir kısmı biyografi başlığı altında toplanabilir. Bu eserlerde ele aldığı kişi hakkında sadece biyografik bilgiler vermekle yetinmez; onların şahsi, tarihî, edebî kişilikleri hakkında da değerli yorumlarda bulunur. Kendisi de kıymetli bir edip olması hasebiyle değerlendirmeleri bir uzaman bakış açısının bütün yetkinliğine sahiptir. Övgüleri kadar eleştirileri de keskindir. İnsaf ve adalet dengesini vicdan terazisinde kurduktan sonra kaleme alınmış eserler olduğunu söyleyebilirim.

 

* Bu sefer bize Süleyman Nazif’in hangi eserini tanıtacaksınız?

Bugün yine Süleyman Nazif’in üç eserini bir araya getirdiğimiz bir çalışmadan söz edeceğim:

Nâmık Kemal 1-2, Süleyman Paşa.

Nâmık Kemal’e dair ilk metin 1897’de kaleme alınmış, ikincisi 1922’de. Süleyman Paşa ise 1910 tarihli bir eser.

* Nâmık Kemal ve Süleyman Paşa’yı aynı eserde bir araya getiren sebebi bizimle de paylaşır mısınız?

Nâmık Kemal ve Süleyman Paşa’yı bu kitapta bir araya getiren ortak nokta birisinin, meşrutiyet düşüncesinin fikrî; diğerinin de siyasi-askerî mimarlarından olmasıdır.

Egemenliğin hanedana ait olduğu monarşi yönetiminden halk ve hanedan tarafından paylaşıldığı meşrutiyet yönetimine (parlamenter demokrasiye) geçilmesi kuşkusuz Osmanlı Devleti’nde mühim bir kırılma noktasıdır. Bunun kurumsal altyapısı ise anayasa (Kanun-ı Esasi) ve parlamentodur (padişah tarafından seçilen Ayan Meclisi ile halk tarafından seçilen Mebusan Meclisi). Bu tarihî süreçte Jön Türklerin (Yeni Osmanlıların) oynadığı rol inkâr edilemez.

Jön Türklerin sanayileşmiş Batılı ülkelerde gördükleri meşrutiyet yönetiminin kurtarıcılığına iman etmelerine karşılık Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz’le Tanzimat ricalinin (Mehmed Emin Âli Paşa, Keçecizade Fuad Paşa, Mahmud Nedim Paşa vb.) meşrutiyetin kabulü hâlinde çöküşün hızlanacağı düşüncesine sahip olmaları, aralarındaki uzlaşmaz çelişkinin başlıca nedeniydi. Bu çatışma Sultan Abdülaziz’in tahttan indirilmesi -ve şüpheli intiharı- sonucu yenilik taraftarlarının galibiyeti ile neticelenmişti. Ne var ki darbeyi gerçekleştiren ekip içerisinde meşrutiyete gerçekten inanmış sadece iki kişi vardı: Midhat Paşa ve Süleyman Paşa. Çok geçmeden iktidar dizginlerini eline geçiren II. Abdülhamid’in hışmına uğrayanların başında yine bu ikisi gelecekti.

Nâmık Kemal ise gerek yurt dışında gerek yurt içinde sadakatle yürüttüğü fikir mücadelesinden dolayı hasımlarının bile saygısını kazanmış fakat yine bu mücadelenin bedeli olarak ömrü sürgünlerde ve sıkı takip altında geçmişti. Bu siyasi mücadele içerisinde Türk edebiyatına yeni bir mecra açma çabasında ortaya koyduğu kalite onun “vatan şairi”, “edib-i âzam (en büyük edip)” olarak anılmasına yol açmıştı. Genç yaştaki ölümü hem Türk edebiyatını hem de davasının takipçilerini büyük bir değerden mahrum bıraktı.

Süleyman Paşa’nın parlak askerî kariyeri, tarih ve edebiyata dair kıymetli eserleri, kendisine karşı öfkenin ailesine kadar uzanmasına mâni olamadı. Çocukları da “gazab-ı şehriyari”den nasibini aldılar.

Anlayacağınız Nâmık Kemal ve Süleyman Paşa ortak bir gayeyi paylaştıkları gibi ortak bir kaderi de paylaşmışlardır. Bu sebeple ikisine dair bu eserleri bir araya getirmeyi uygun gördük.

 

* Bu eserlerin içeriklerinden bahsedebilir misiniz?

Süleyman Nazif’in iki farklı tarihte kaleme aldığı metinler Nâmık Kemal’e dair biyografik bilgilerin yanı sıra fikir ve mücadelesi hakkındaki değerlendirmelerini de içeriyor.

Nazif, 1897’de Paris’te yazdığı ilk metinde Abdülahrar Tâhir mahlasını kullanmış. Abdülhamid’in “istibdat” idaresinde nefes almakta zorlandıkları bir dönemde onun hasımlarından birine vefa göstermek büyük cesaret isteyen bir işti.

Eser, Batı’da hak ve özgürlük taleplerinin şiddetlendiği 18. yüzyılda bizde edebiyatın hâlâ meçhul sevgiliyi tarif çabasında olduğu eleştirisi ile başlıyor. Batılı manada yenilik çabasını Âkif Paşa (ö. 1845) ile başlatıyor, Şinasî (ö. 1871) ile devam ettiriyor. Aslan payını ise Nâmık Kemal’e (ö. 1888) veriyor. Kâh ödül kâh sürgünle susturulmaya çalışılan bu özgürlükçülerin pirinin davası uğrunda yaşadığı zorlukları, katlandığı eziyetleri, hazin ölümünü bir roman tadında anlatıyor.

İkinci eser ise 1922’de Dârulmuallimin (Öğretmen Lisesi) konferans salonunda yaptığı konuşmanın metni. Burada da hem Nâmık Kemal hakkında biyografik bilgiler veriyor hem karakteri, davası ve sanatının kıymeti hakkında değerlendirmelerde bulunuyor. Etkilendiği ve etkilediği edebiyatçılardan bahsediyor. Onu tarih adına kurduğu şu cümleyi iktibas etmeden geçemeyeceğim:

“Vatanında ananenin, hurafelerin, bayağı ve pis menfaatler ve ihtirasların doğurduğu ve yaşattığı bir baskıcı idareye ilk isyan eden, ümmetin idraki önüne çekilmiş perdeyi ilk koparıp parçalayan, milletinin eline ve ayağına asırların eliyle bağlanmış zinciri kırmaya ilk teşebbüste bulunan, özetle koyun sürüsünün üstünde birer şerefli mevkileri olduğunu kavminin fertlerine ilk haber veren Türk; Nâmık Kemal’dir.”

Süleyman Paşa’ya gelince: Süleyman Nazif hem bir hakkı teslim etmek hem de bir aile dostu olarak desteğini göstermek maksadıyla Süleyman Paşa için yapılacak mezarın başında okumak üzere hazırladığı metni -o mezarın bir türlü yapılamaması nedeniyle- neşretmek mecburiyetinde kalmış.

Süleyman Paşa’nın oğlu ve ıstıraplarının vârisi Sâmi’ye hitapla başlıyor. Bir hitabenin sıcak ve samimi satırları bütün metne yayılmış hâlde.

Meşrutiyet hareketinin iki samimi öncüsü olan Midhat ve Süleyman Paşaların hem dava arkadaşları (!) Mütercim Rüşdü ve Hüseyin Avni Paşalar hem de amcasının intikamını almak ve tahtının güvenliğini sağlamak isteyen II. Abdülhamid tarafından nasıl mağdur edildiklerini hisli paragraflarla dile getiriyor.

Süleyman Paşa’nın sadece iyi bir asker değil aynı zamanda önemli bir edebiyat ve düşünce insanı olduğunu dile getiriyor. Türk edebiyatına hizmet için kaleme aldığı eserlerden bahsediyor. Darüşşafakaya hizmetlerini ise onun hayır defterine kaydediyor.

Onun hasımlarını ve ona düşmanlık etmelerinin sebeplerini açıkladığı bölüm de değerli hükümler içeriyor. Hele Abdülhamid’in öfkesinin Süleyman Paşa ile yetinmeyip ailesinin bütün fertlerine kan kusturacak seviyeye ulaşması -doğrusu- vicdan sahiplerini isyan noktasına getiriyor.

 

* Bu eserin Türk tarihi açısından taşıdığı değeri açıklar mısınız?

Türk demokrasi tarihinin kilometre taşlarından ikisi hakkında verdiği kıymetli bilgilerin ana kaynak değerinde olduğunu söyleyebilirim.

 

* Bu eserin muhatap kitlesi olarak kimleri görüyorsunuz?

Sadeleştirilmiş metinleri tarih ve edebiyat meraklılarına, orijinal metinleri de alan hakkında çalışacak akademisyenlere tavsiye ederim.

 

* Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bu eserlerin yeniden okuyucu ile buluşmasına aracılık eden Kule Kitap Yayınevinin yönetici ve çalışanlarına sonsuz teşekkür ederim.

 

* Değerli görüşleriniz için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.

Ben teşekkür ederim.

Civan’ın Yazarı Neslihan Şahin: "Hayatın Anlamı Yazmak"

Civan romanının yazarı Neslihan Şahin ile yazarlık yolculuğu, ilham kaynakları ve yeni projeleri üzerine keyifli bir röportaj. Okumak için tıklayın!

24.07.2025
Tamamını Oku
Civan’ın Yazarı Neslihan Şahin: "Hayatın Anlamı Yazmak"

SÜLEYMAN NAZİF KÜLLİYATI İLK DEFA KULE KİTAP’TA...

Kule Kitap olarak klasiklerin Türk ve dünya edebiyatı açısından taşıdığı değerin farkındayız. Pek çok refikimizin de bu konudaki çabalarını takdir ediyoruz. Bununla birlikte bu hususta hâlâ yapılacak çok iş olduğu kanaatindeyiz.

22.07.2025
Tamamını Oku
SÜLEYMAN NAZİF KÜLLİYATI İLK DEFA KULE KİTAP’TA...

ENERJİYE DAİR ÖZGÜN FİKİRLERİN SAHİBİ KULE KİTAPTA...

Gezegenimiz alarm veriyor! Milyarlarca dolar Mars’a harcanırken yaşanacak tek yurdumuz olan dünyamız can çekişiyor. Peki ya çözüm sandığımızdan daha yakınsa?

22.07.2025
Tamamını Oku
ENERJİYE DAİR ÖZGÜN FİKİRLERİN SAHİBİ KULE KİTAPTA...

EDEBİYATIMIZDA "DİVAN GÜNEŞİ" YENİDEN DOĞUYOR...

“Eserimi; modernite ile geleneğin düğünü, geçmişin gelecek ile vuslatı olarak görüyorum. Manaya giden yol maddeden geçer, maddeyi reddederek manaya ulaşılmaz. Bu dengeyi günümüz dünyasına izah etmeye çalışıyoruz.”

22.07.2025
Tamamını Oku
EDEBİYATIMIZDA "DİVAN GÜNEŞİ" YENİDEN DOĞUYOR...
sayfa load
0%